KISA KISA...

-- Alman gençler daha çok büro işlerinde çalışmak istiyor. Daha çok finans dalında danışmanlık yapma gibi yönlere hevesleniyor.  Manager kartviziti taşımak istiyor. Maalesef zanatkarlık yönünde kendini yetiştiren Alman gençler azalıyor.

-- Alman haber yayım kurumları, daha çok yurtdışındaki kötü olaylara dikkat çekecek şekilde haber paylaşırlar. Bunun nedenleri içinde, devletin yönlendirmesi ve halkın isyankar tepkilerine yol açacak iç sorunları göz önüne çıkarmamak olabilir.

-- Almanya da her makineyi müşterinin kendisi yönetir. Türkiye de ise dogrudan girişte bavul arabalarını veren makinenin başında bir görevliyi görerek gireriz ülkeye. Hele bir de üç kuruşluk dürümü yerken elini kaldırıp tuzlugu isterler ya garsondan….  Bunun nedeni işsizige çözüm degildir bence.

-- Almanya da ürününü satmayan veya satamayan çiftci tarlanın köşesine bir masa, kumbara , bilgi tabelasi ve bazen de terazi koyuyor. Kendin toplayıp kendin tartıp kendin ödüyorsun. Türkiye de bu ürünler taptaze bir şekilde genellikle çöpe mi atılıyor?

-- Türkiye de hasta olunca kalbinin rahat edecegi bir doktora akraba veya arkadaş aracılıgı ile ulaşma imkanı var.Belki o doktor, işinin o kadar da ustası degildir ama tanışıklıgın verdigi bir can güvenligi hissi geliyor insana. Almanya da bir anda hiç tanımadıgın veya ismini duymadıgın bir doktorun biçagının altına ameliyat için yatarken bir güvensizlik oluyor.
Türkiye de yaşadıgınız ortam, layık oldugunuz ortamdır , sizin ile aşagı yukarı aynı özelliklerde insanlar vardır,  ortama uymak için zorlanmazsınız.

Örnegin evinizin sokagındaki insanların gelir seviyeleri, sokagı kullanma alışkanlıkları, egitim seviyeleri gibi özellikler sizinkine yakındır.

Ama Almanya dayaşam felsefesi birbirinden çok farklı insanlarla bir arada yaşamak zorunda kalırsınız.

Örnegin çevresini alkol kullanma derecesine göre seçen bir insan, alkol kullanmadıgım için benim ile aynı platformlarda gözükmek istemeyebiliyor, benimle birebir görüşmek ama digerlerinin de bundan haberinin olmamasını isteyebiliyor.

Içlerinden birinin dogum günü. Erkek erkege bir toplantı.

- Biri iki defa eşinden ayrılmış ve birçok bayanla gönül eglendirmeyi seven bir karakter,

- Biri -Bey- lik saplantısı var ve kendisine -Bey diye hitapedilmesi için herkese bey diye hitapeden bir karakter

- Biri arabasında bile alkol taşıyan bir karakter,

- Biri, bu zamana kadar sizi saygıya deger görmemiş bir karakter

- Biri Allah a inanmadıgı için ayaga kalkmış ve size baka baka saatlerce Tanrının yoklugunu ispatlama konuşması yapan bir karakter.O konuşmasına devam ederken yaşları 40 ı çoktan geçmiş digerlerinden biri bu konuşmayı kesip de demiyor ki;

- Arkadaşlar, Ömer kardeşimiz herbirimizin karakterini bile bile bizim ile geldi. Masamızı paylaştı. Demek ki Ömer bizi her halimiz ile seven, yani gerçekten seven bir arkadaş. Bizim de onun karakterine saygı duymamız gerekmez mi? O, sizi Islam a davet ediyorum, demedi ki saatlerdir ona baka baka Tanrının yoklugunu ispatlayan arkadaşımıza konuşmaya devam etmesine izin veriyoruz!

Işte Almanya da böyle ortamlarda da bulunmanız gerekebiliyor.

Bu, yalnızca bir örnekti.


ÖNCEKI SAYFA
ANA SAYFAYA DÖNÜS
SONRAKI SAYFA




.