KISA KISA ... -- Ramazan Bayramı 2024. Yine iki ucundan dokuz güne uzatılmış tatilin tadını çıkarırken ekonomiye yükünü de düşünmek iyi olur. -- En pahalı cep telefonu almakla büyük bir iş insanı olmazsın, çakarlı araba ile gezmekle en havalı olmazsın, cöpünü bina görevlisine attırmakla en lüks yaşayan olmazsın, arabanın camlarını karartmakla en gizemli insan olmazsın, belinde silah taşımakla en güçlü insan olmazsın. Aksine bunlar senin acizliğini gösterir. -- Bir ülke düşünün; Her işyerinde milli ve manevi degerleri yansıtan resim, yazı ve benzeri işaretler olsun ama o işyerlerinin büyük çogunlugunda vergi kaçakcılığı olsun ve bu insanlar hala devletin hizmetlerinden şikayetci olsun. Bunları kafada dengelemek çok zor oluyor. -- Madem kadınlar gününü kutlama nedeni ile para harcayacaksınız, bunu başka bir ülkenin dayattıgı bir günde degil de Atatürk ün kadınlara seçme ve seçilme hakki verdigi 5 Aralik gününde yapsanız daha yakışıklı olmaz mi? Bunu, özellikle kendini Atatürk tanımlayanlara sormak isterim. -- Para kazanmak için her yol mübah mı oldu? Ticareti ahlakı ile yapan var mi? Yaptıgı işe yazılı garanti veren var mI?..... -- www.gib.gov.tr veya Alo 189 üzerinden vergi kaçakcılıkları bildirilebiliyor. -- Tesettürlülere hakaret edenlerin cinsel, kültürel, ailevi, ruhi durumlarını bilmem ama bu insanların sokaklarda mahrem yerlerinin en orta çizgisine kadar gözükenlere sesinin çıkmamasının nedeni ne olabilir? Edep mahremiyeti gerektirir, mahremiyet edeptendir bve bu edep dinden degil; ahlaktan gelir. -- Hayvanların hareketlerinden duygusal anlamlar çıkarmak, kaybolmuş insanlıga özlem ile yapılıyor bence. Bunu iyi düşünmek lazım. -- Memleketin birinde insanlar, içinde bulundukları durumdan şikayetciler ve suçlu olarak da hep başkalarını gösteriyorlar. Buna psikolojide -Suçu öteleme - denir. Bir konuda bile hatalı oldugunu kabullenmeyen bu insanları dinlersem, kulaklarım ahirette benden davacı olur. -- Paranın oldugu yerde adalet olmuyor. Ama suç parada degil. -- Yanyana 3 taşıtın hareket edebildigi bir döner kavşak yapılıyor ve bunların tek şeritli caddeye veya sokaga girmesi bekleniyor. Normal mi? -- Bize verilen ilaçların, yapılan ignelerin içine insanları kısırlaştıran veya maneviyatını ve ruh halini bozan kimyasallar karıştırılmış olabilir ihtimalini aklımdan çıkaramıyorum. Insan sayısını azaltmak ve yalnızlaştirmak istiyorlarsa, neden olmasın? -- Müslüman olmayan birileri evrenin çıkış kapısını arama ve bir başkaları da insandaki Tanrı parçacıgına ulaşmaya çalışırken, bazıları kendilerine verilmiş bu ilmi kenara itip dinsizligin her çeşidini yaşayacak kadar kendi kendini bilgisiz bıraktı. Aslında cevaplar kendisine verilen bilim rehberi Kur an ı Kerim de var. -- Hasta taşıma araçlarının üzerinde degişik isimler yazıyor. Onlara -Cankurtaran - ismi yazılırsa belki kalbe hitap eder de insanlar bir can kurtulsun, diye yolları açarlar. -- Yakin gelecekte açılan mezarlarda iskelet ile beraber gögüs, agız ve kıç kısımlarinda silikonlar görecegiz. Maalesef. -- Böyle haberleri dikkatli takip ediyorsanız bilirsiniz; Ineklerin çıkardıgı gazlar dünya iklimini bozuyor, dediler. Bu inekler bu yıllarda gelmedi ki Dünyaya. Binyıllardır yaşıyorlar ve ayrıca aynı şekilde gaz üreten başka otcul hayvanlar da var. Düşünmenizi ve araştırmanızı rica ederim. -- Ben, insanı yarattim ve kendi ruhumdan ruh üfledim, buyuran Allah ın rızasını kazanmak icin birkaçı hariç Insanlara ilk selamı veren hep ben oldum. -- Doguda Cin üç devletin birleşmesi ile koskoca bir ülke olmuş. Batıda Almanya nın halkı kaç kökten geldiklerini bilmiyorlar, hepsi de Almanyalı olduklarından başka şeyle ilgilenmiyor. Simdi ikisi de dünyanın söz sahibi ülkeleri. -- Eşiniz ile yastık ve yorganlarınızı ayırmayın. Tek parça yastık ve yorgan kullanınız. Ancak o zaman bir yastıkta kocamak sözünün anlamını çözeceksiniz. -- Bir zamanlar sömürgeci ülke ajanları camiilerde imamlık yaparak bu milletin imanını çürütmeye çalışırlardı şimdi çevrimiçi yollarla evimizin içine girmelerine biz izin verdik ve dini, milli, insani degerleri bir sonraki nesile hep eksilterek devrettik. Kendi ellerimizle kafa kesen, sokak ortasında ben dinsizim diyen, ben bu vatan için savaşmam diyen bir nesil ürettik. -- Küçük bir itirazcı grup dışında bütün ilahi veya ilahi olmayan dinler ve inançlar hep öbür dünyadan bahseder. Herhalde bunların hepsi sahte vaatci degildir. Bence geldigimiz dünyadan bir his kaldi ki içimizde, o dünyaya gidecegimiz fikrini kabulleniyoruz. -- 2024 memleket ziyaretinde aklıma ortaokul yıllarında okudugum bir Mehmet Akif Ersoy dörtlügü geldi; Haya sıyrılmış inmiş, bir yüzsüzlük ki her yerde Meger ne çirkin yüzler örtermiş bir incecik tül perde -- Teşekkür etmeyi, özür dilemeyi, hatasını kabul etmeyi, selam vermeyi … unutmuş insanlardan uzak yaşamak ve edeb bilenlerle beraber olmak lazım. -- Eskişehir de üniversite okurken abd askerleri ilemuhabbete girmiştik. Bizi kaldıkları otele davet ettiler. Orada bilek güreşinde iki Antepli (biri ben) ve bir Erzurumlu ögrenci o şişme vücutluları bilek güreşinde yenmiştik. -- Yil 2024 ve bir araştırma haberinde-Ülkem için savaşmam- diyenlerin yüzde 27 oldugu tesbit edilmiş. Bu istatistigi yapmak yerine yurtdşında yaşayan Türklerin gözlemlerine başvurabilirlerdi. -- Hapishanede yatanlar değilde onların oraya düşmelerine neden olan toplum suçlu inancındayım. -- Atatürk ün -istikbal göklerdedir - sözüne cevap veren bütün herkese gönül dolu selamlarımı gönderiyorum. Bundan sonra -eller diyer aya, biz kalırız yaya - tekerlemesini de Türkçe den çıkarmış olduk. | Yaş 55 i geçti ve ben ilkokul 5. sınıf yıllarımda seyrettigim bu filmi unutamadım. Televizyonun siyah beyaz oldugu zamanlardı. Tek kanal. Yanlış hatırlamıyorsam akşam saat 17:00 da başlardı. Ne oynarsa izliyoruz. Hatta o zamanlarda programları ve saatlerını verirlerdi yayının başlangıcında ve haberlerden önce. Not alırdık, sevidigimiz programları kaçırmamak için. Ve bu, şimdiki yüzlerce kanallı günlerden çok daha fazla zevkliydi. Bir film oynuyor. Ismini, tamamını, kimlerin oynadıgını, konusunun ne oldugunu hatırlamıyorum. Siyah - beyaz ve güneş ışıgının, lamba işıgının bile ayarlanamadıgı düz bir çekim. Filmde; bir genc, ekonomik sıkıntıya girmiş, borcu var veacılen para bulması lazım. Kapı kapı geziyor. Fakat güvendikleri insanlar borç vermemek için birer bahane buluyorlar. Birkaç yerden sonra gittigi bir arkadaşı hiç düşünmeden, ne kadar paraya ihtiacı oldugunu sorarken hiç düşünmeden, tereddüt etmeden ceketinin iç cebinden çıkardıgı bir deste parayı verdi.Arkadaşının hiç düşünmeden bir deste parayı hemen çıkarıp vermesi nedeni ile gözleri doldu. Istanbul un kalabalıgı arasında sevinerek borcunu ödemeye yola çıktı. Ertesi gün intihar haberleri çıktı gazetelerde. Paralar, o zamada piyango şirketinin bir tarafini Türk Lirasi şeklinde ve boyutlarinda bastıgı reklam kagıtları idi. Kendi kendime hep; - Cevrendeki insanlarla şaka yap, gül, eglen ama onların içinde oldukları zor durumları eglence nedeni yapma, derim. Dua ederken; -Allahım beni ne dostuma ne de düşmanıma muhtaç etme, derim. Yaş 55 i geçti v eben ilkokul 5. sınıf yıllarımda seyrettigim bu filmi unutamadım. |
|||
Vasiyetim Almanya da yaşadıgımız şehirde bir cenaze hizmetleri şirketinin ismi çok hoşuma gider; Evedönüş… Eger benim eve dönüşümde denk gelir de cenaze namazımı kılarsanız, hocaya mutlaka söyleyiniz ki, -Merhumu nasıl bilirdiniz ve - Hakkınızı helal ettiniz mi sorularını kesinlikle sordurmayın. Belki de kalbi bana kırık olan biri vardır da aksini söylemek ister ama ayıp olmasın diye yalan söylemek zorunda kalabilir. Birine sevap gönderirken digerine günah yüklemek iyi olmaz. Zaten bu soruların Islam da yeri yoktur. Bunu daha sonra birileri yapmaya başlamış. Aslen o sorular, buralarda degil de Sırat Köprüsünün başında sorulacak, bu yeryüzü aleminde degil. |
||||
Türkiye nin bütün sahil şehirlerinde midye satılıyor. Islam da helal midir? Yahudiler icin Levililer 11. 9 -Sularda, denizlerde ve ırmaklarda kanatlı -yüzgeçli- ve pullu olanların hepsini yiyebilirsiniz - ayetine göre pulsuz, yüzgeçsiz balıklar, yengeç, midye ve istiridye gibi deniz canlılarının yenmesi yasaktır. Hristiyanlarin Incil inde de Mose 11.12 ye göre - Suda yüzgeçleri ve pulları olmayan her şeyden nefret edeceksiniz - der. Yani onlarda da baliğa benzemeyen deniz canlılari yenmesi yasaktır. Yani bu iki dinde de midye temz olmayan deniz ürünüdür ve yenmesi yasaktır. Diyanet İşleri Yüksek Kurulu Kur’an-ı Kerim’de, denizden elde edilen yiyeceklerin helal olduğu bildirilmiştir (Mâide, 5/96; Fâtır, 35/12). Hz. Peygamber de (s.a.s.), “Denizin suyu temiz, ölüsü helaldir.” (Ebû Dâvud, Tahâret 41) buyurmuştur, demis. Hanefi mezhebi, deniz hayvanları ifadesiyle balık türünün kastedildiği, dolayısıyla balık sınıfına girmeyen midye, kalamar, yengeç, ıstakoz, karides gibi deniz hayvanlarının helal olmadığı görüşünü benimsemiştir ama Şafii mezhebinde deniz canlıları sadece suda yaşayabiliyor ve sudan çıktığında boğazlanmış hayvan gibi kısa sürede ölüyorsa, şekline ve ölüm durumuna bakılmaksızın yenmesi helaldir, denilir. Simdi başka kaynakları da incelersek, başka yorumlar da çıkacaktır. Neden bizde kafalar bu kadar karisik. Temel prensip, süpheli seylerden uzak durmaktır. Onun icin ben hiç midye yemedim. Bu kadar basit....Bence... |
||||
Bana dokunmayan yılan bin yaşasın Bu söz gerçekten bir Atasözü olarak degerlendirilmeli mi, bilmiyorum ama bu atasözü ise birşeyler yanlış. Şu dünyada herkesin başına her an her şey gelebilir. Kendi çıkarlarını ön planda tutup kendisine zarar gelmiyor diye başkalarına zarar verenlere engel olmayanlar Peygamberimizin dedigi gibi; -Hakkı söylemeyen veya haksızlık karşısında suskun kalan dilsiz şeytandır. Vatan haini gibi, namus düşmanı gibi, hirsiz gibi yılanları başkalarına zarar verirken gördügünde mutlakayetkililere haber ver. Unutma o yılanın kendisi olmasa da soyundan bir başkası aynı zararı sana da verebilir. |
||||
|