Bir coşku var içimde bugün kıpır kıpır
Uzak çok uzak bir yerleri özlüyorum
Gözlerim parke parke taş duvarlarda
Açılıyor hayal pencerelerim
Hafif bir rüzgar gibi, süzülüyorum
Kekik kokulu koyaklardan aşarak
Güvercinler ülkesinde dolaşıyor
Bir çeşme başı arıyorum
Yarpuzlar arasında kendimi bırakıp
Mis gibi nane kokuları arasında
Ruhumu dinlemek istiyorum
Zikre dalmış her şey
Güne gülümserken papatyalar
Dualar gibi yükselir ümitlerim
Güneşle kol kola kırlarda koşarak
Siz peygamber çiçekleri toplarken
Ben çeşme başında uzanmak istiyorum
Huzur dolu içimde
Ben sonsuzluğu düşünüyorum
Ey sonsuzluğun sahibi, sana ulaşmak istiyorum
Durun kapanmayın pencerelerim
Güneşimi kapatmayın
Beton çok soğuk, üşüyorum..

Muhsin Yazıcıoğlu

Biz,kısık sesleriz...minareleri,
Sen,ezansız bırakma Allahım!

Ya çağır şurda bal yapanlarını,
Ya kovansız bırakma Allahım!

Mahyasızdır minareler...göğü de,
Kehkeşansız bırakma Allahım!

Müslümanlıkla yoğrulan yurdu,
Müslümansız bırakma Allahım!

Bize güç ver...cihad meydanını,
Pehlivansız bırakma Allahım!

Kahraman bekleyen yığınlarını,
Kahramansız bırakma Allah'ım!

Bilelim hasma karşı koymasını,
Bizi cansız bırakma Allah'ım!

Yarının yollarında yılları da,
Ramazansız bırakma Allah'ım!

Ya dağıt kimsesiz kalan sürünü,
Ya çobansız bırakma Allah'ım!

Bizi sen sevgisiz,susuz,havasız;
Ve vatansız bırakma Allah'ım!

Müslümanlıkla yoğrulan yurdu,
Müslümansız bırakma Allah'ım!

Arif Nihat Asya

Evet ben de korkuyorum ama yürümemi gerektiren sebepler, korkmamı gerektiren sebeplerden daha fazla. Aliya İzzetbegoviç

Allahın seçtiği kurtulmuş millet!
Güneşten başını göklere yükselt!
Avlanır, kim sana atarsa kement,
Ezel kuşatılmaz, çevrilmez ebet.

Allahın seçtiği kurtulmuş millet!
Güneşten başını göklere yükselt!

Yürü altın nesli, o tunç Oğuz’un!
Adet küçük, zaman çabuk, yol uzun.
Nur yolu izinden git, KILAVUZ’un!
Fethine çık, doğru, güzel, sonsuzun!

Yürü altın nesli, o tunç Oğuz’un!
Adet küçük, zaman çabuk, yol uzun.

Aynası ufkumun, ateşten bayrak!
Babamın külleri, sen, kara toprak!
Şahit ol, ey kılıç, kalem ve orak!
Doğsun BÜYÜK DOĞU, benden doğarak!

Aynası ufkumun, ateşten bayrak!
Babamın külleri, sen, kara toprak!

Necip Fazıl Kısakürek

İnsanın bedeninde ruhudur edep
Allah erlerinin gözü, gönlünün nurudur edep.

Adem, alem-i süfliden değil; alem-i ulvidendir.
Şu dönen feleğin dönüşündeki letafettir edep.

Eğer Şeytan’ın başını ezmek istersen,
Gözünü aç ve gör ki, Şeytan’ın katilidir ancak edep.

Ademoğlunda edep bulunmazsa; o, adem değildir.
İnsan ile hayvan arasındaki farktır edep.

Gözün aç da bak bir kelamullaha
Ayet ayet cümle Kuran’dır edep.

İman nedir diye sordum akıldan
Akıl, can kulağıma söyleyerek dedi; İmandır edep.

Ey Şems-i Tebrizî! Sen sırr-ı ilahisin, sus!..
Simsiyah gecelerde semaların en parlağıdır edep.

 
Mevlana Celaleddin Rumi

Şeyh Edebali'nin Osman Bey'e nasihatleri;

Ey Oğul! Beysin! Bundan sonra öfke bize; uysallık sana... Güceniklik bize; gönül almak sana... Suçlamak bize; katlanmak sana... Âcizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana... Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adâlet sana... Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana...

Ey Oğul! Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana… Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana...

Ey Oğul! Yükün ağır, işin çetin, gücün kıla bağlı… Allâh Teâlâ yardımcın olsun. Beyliğini mübârek kılsın. Hak yoluna yararlı etsin. Işığını parıldatsın. Uzaklara iletsin. Sana yükünü taşıyacak güç, ayağını sürçtürmeyecek akıl ve kalb versin.

Oğul! Güçlü, kuvvetli, akıllı ve kelâmlısın… Ama bunları nerede ve nasıl kullanacağını bilmezsen, sabah rüzgârlarında savrulur gidersin… Öfken ve nefsin bir olup aklını mağlûb eder. Bunun için dâimâ sabırlı, sebâtkâr ve irâdene sahip olasın!..

Sabır çok önemlidir. Bir bey sabretmesini bilmelidir. Vaktinden önce çiçek açmaz. Ham armut yenmez; yense bile bağrında kalır. Bilgisiz kılıç da tıpkı ham armut gibidir.

Milletin, kendi irfânı içinde yaşasın. Ona sırt çevirme. Her zaman duy varlığını. Toplumu yöneten de, diri tutan da bu irfândır."

Oğul! İnsanlar vardır, şafak vaktinde doğar, akşam ezânında ölürler. Dünya, senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir. Bütün fethedilmemiş gizlilikler, bilinmeyenler, ancak senin fazîlet ve adâletinle gün ışığına çıkacaktır."Ananı ve atanı say! Bil ki bereket, büyüklerle beraberdir. Bu dünyada inancını kaybedersen, yeşilken çorak olur, çöllere dönersin.

Açık sözlü ol! Her sözü üstüne alma! (Gizlenmesi daha faydalı, hattâ elzem olan hususları) gördün, söyleme; bildin, deme! Sevildiğin yere (bıktıracak kadar) sık gidip gelme; muhabbet ve itibârın zedelenir...

Şu üç kişiye; yâni câhiller arasındaki âlime, zenginken fakir düşene ve hatırlı iken itibârını kaybedene acı!..

Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir. Haklı olduğun mücâdeleden korkma! Bilesin ki, atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli (korkusuz, pervâsız, kahraman, gözüpek) derler.

En büyük zafer nefsini tanımaktır. Düşman, insanın kendisidir. Dost ise, nefsi tanıyanın kendisidir.

İnsan bir kere oturdu mu, yerinden kolay kolay kalkamaz. Kişi kıpırdamayınca uyuşur. Uyuşunca lâflamaya başlar, lâf dedikoduya dönüşür. Dedikodu başlayınca da gayri iflâh etmez. Dost, düşman olur; düşman, canavar kesilir...

Kişinin gücü, günün birinde tükenir, ama bilgi yaşar. Bilginin ışığı, kapalı gözlerden bile içeri sızar, aydınlığa kavuşturur. Hayvan ölür, semeri kalır; insan ölür eseri kalır. Gidenin değil, bırakmayanın ardından ağlamalı... Bırakanın da bıraktığı yerden devam etmeli. Durmaya, dinlenmeye hakkımız yok. Çünkü, zaman yok, süre az!..

Sevgi dâvânın esâsı olmalıdır. Sevmek ise, sessizliktedir. Bağırarak sevilmez. Görünerek de sevilmez!..

Geçmişini bilmeyen, geleceğini de bilemez. Osman! Geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam basasın. Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın...

Nasihatım sana: Her şeyle iştigali bırak;
Adamlığın yolu nerdense, bul da girmeye bak.
Adam mısın: Ebediyyen cihanda hürsün, gez;
Yular takıp seni bir kimsecikler sürükleyemez.
Adam değil misin, oğlum: Gönüllüsün semere;
Küfür savurma boyun kestiğim semercilere.

Mehmet Akif Ersoy
Keleci bilen kişinin yüzünü ağ ede bir söz
Sözü pişirip diyenin işini sağ ede bir söz

Söz ola kese savaşı söz ola bitire başı
Söz ola ağılı aşı bal ile yağ ede bir söz

Yunus Emre

Vatan sevgisini içten duyanlar
Sıtkı ile çalışır benimseyerek
Milletine ulusuna uyanlar
Demez neme lazım neyime gerek

Her ferdin hakkı var bizimdir vatan
Babamız dedemiz döktüler al kan
Hudut boylarında can verip yatan
Saygiyle anarız şehit diyerek

Vatan aşkı ile çalışan kafa
Muhakkak erişir öndeki safa
Tesir nüfuz olur her bir tarafa
Herkes onu büyük tanır severek

Olmak istiyorsan dünyada mesut
Hakka halka yarayacak bir iş tut
Çalıştır oğlunu kızını okut
İnsan olmak için okumak gerek

Vatan bizim ülke bizim el bizim
Emin ol ki her çalışan kol bizim
Ayyıldızlı bayrak bizim mal bizim
Söyle Veysel öğünerek överek

Aşık Veysel Şatıroğlu
İndim seyran ettim Firengistan’ı
İlleri var bizim il’e benzemez
Levin tutmuş goncaları açılmış
Gülleri var bizim güle benzemez

Göllerinde kuğuları yüzüşür
Meşesinde sığınları böğrüşür
Gezelleri şarkı söyler çağrışır
Dilleri var bizim dile benzemez

Seyr edüben gelir Karadeniz’i
Kanları yok sarı sarı benizi
Öğün etmiş kara etli domuzu
Dinleri var bizim dine benzemez

Akılları yoktur küfre uyarlar
İmanları yoktur cana kıyarlar
Başlarına siyah şapka giyerler
Beyleri var bizim beye benzemez

Karac’oğlan eydür dosta darılmaz
Hasta oldum hatırcığım sorulmaz
Vatan tutup bu yerlerde kalınmaz
İlleri var bizim il’e benzemez

Karacaoglan
Bir kelimeyi hiç aklınızdan çıkarmayın: Devlet. Devletin ne kadar önemli olduğunu hepimiz idrak etmeliyiz. Devletsiz bir millet boşluğa düşer, rüzgarda savrulup gider .Ve her şey bittiğinde, hatırlayacağımız şey; düşmanlarımızın sözleri değil, dostlarımızın sessizliği olacaktır..

Bizi toprağa gömdüler fakat tohum olduğumuzu bilmiyorlardı.

Din hurafeleri yok etmezse, hurafeler dini yok eder.

Sanat için soyunana alkış tutanlar; Allah için giyinene neden zulmeder?

Ey teslimiyet, senin adın İslam'dır!

Ben Avrupa’ya giderken kafam önümde eğik gitmiyorum. Çünkü çocuk, kadın ve ihtiyar öldürmedik. Çünkü hiçbir kutsal yere saldırmadık. Oysa onlar bunların tamamını yaptılar. Hem de Batı’nın gözü önünde; Batı medeniyeti adına.

Müslümanların hızla artan büyük nüfusuyla övünmemiz, bana şişmanlığıyla övünen ve aldığı yeni kilolardan haz duyan bir adamı hatırlatıyor. Ruhumuza, akılımıza ve başarılarımıza vurgu yapmaya ne zaman başlayacağız? Küçük ve kırılgan bir insanda bile insanlığa katkıda bulunabilecek büyük bir ruh bulunabilir. Gücümüz, bilimimiz, edebiyatımız nerede? Nerede buluşlarımız, küllî iyiliğe katkılarımız?

Alija Izzetbegovic
Her şeyin bir senden olduğuna.
İman ile inanmak ne güzel.
Hamd-ü senalar ile uğruna.
Çile çekmek ve yanmak ne güzel.

Her yan taş duvar,demir parmaklık.
Ve kilitli kapım.
Bir başıma olsam ne çıkar ki.
İlahi! Ben seninle varım…

Ulaşsa nur şavkın yıldızlarla.
Her gece cemalin iner bir perdeden.
Aydınlanır ilahi ışığınla.
Bu zindan şenlenir pencereden…

Bu demde benliğim huzurla dolar
Şükür sana, ellerim hep havada.
Kahrına da lütfuna da razıyım!
Adalet bekliyorum her duada…

Muhsin Yazıcıoğlu
Bugün sohbet bizim oldu, bize bizim diyen gelsin,
İçirdi aşk bize şehdin, nuş eyleyip yudan gelsin.

Kanaat hırkası içre selamet başını çektim,
Melamet göynegin biçtim, arif olup giyen gelsin.

Bu aşk meydanı içinde, çağırdım bir avaz ettim,
Müezzinlik bizim oldu, imam oldum uyan gelsin.

Bu ummanda delim türlü güher vardır ele girmez,
Bahasız inci bulunmaz, cana başa kıyan gelsin.

Suret nakşın gidermekle, gönül mükü temiz olmaz,
Akar rahmet suyu çağlar, gönül kirin yuyan gelsin.

Ey dostlar işidin sözüm, dün etmişim bu gündüzüm,
Ben yavu kıldım kendözüm, bu Hak yola giren gelsin.

Yunus miskin onu görmüş, eline hem divan almış,
Alimler okuyamamış, bu manadan duyan gelsin.

Yunus Emre
Benim bunda kararım yok, ben bunda gitmeğe geldim
Bezirganem metaım çok, alana satmağa geldim

Ben gelmedim dava için, benim işim sevi için
Dost'un evi gönüllerdir, gönüller yapmağa geldim

Dost esrüğü deliliğim, aşıklar bilim neliğim
Denşürüben ikiliğim, birliğe bitmeğe geldim

Ol hocamdır ben kuluyum, Dost bağçesi bülbülüyüm
Ol hocamın bağçesine, şad olup ötmeğe geldim

Bunda biliş olan canlar, anda bilişirlermiş
Bilişüben Hocamla, halim arzetmeğe geldim

Yunus Emre aşık olmuş, Maşuka derdinden ölmüş
Gerçek erin kapısında, canım arz etmeğe geldim

Yunus Emre
Cahil ile dost olma
ilim bilmez, irfan bilmez, söz bilmez, üzülürsün

Saygısızla dost olma
usul bilmez, adap bilmez, sinir bilmez, üzülürsün

Açgözlü ile dost olma
ikram bilmez, kural bilmez, doymak bilmez, üzülürsün

Kibirliyle dost olma
hal bilmez, ahval bilmez, gönül bilmez, üzülürsün.

Şeyh Edebali

Dağlara buğdaylar serpin, Müslüman ülkede kuşlar aç kaldı demesinler. Hz. Ömer (RA)
Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,
Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü,
Işık ışık, dalga dalga bayrağım!
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.

Sana benim gözümle bakmayanın
Mezarını kazacağım.
Seni selâmlamadan uçan kuşun
Yuvasını bozacağım.

Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder...
Gölgende bana da, bana da yer ver.
Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar:
Yurda ay yıldızının ışığı yeter.

Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün
Kızıllığında ısındık;
Dağlardan çöllere düştüğümüz gün
Gölgene sığındık.

Ey şimdi süzgün, rüzgârlarda dalgalı;
Barışın güvercini, savaşın kartalı
Yüksek yerlerde açan çiçeğim.
Senin altında doğdum.
Senin altında öleceğim.

Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim:
Yer yüzünde yer beğen!
Nereye dikilmek istersen,
Söyle, seni oraya dikeyim!

Arif Nihat Asya
Allahım bu vuslatı hicran etme
Aşkın sarhoşlarını nalan etme

Sevgi bahçesini yemyeşil bırak
Bu mestlere bahçelere kasdetme

Dalı yaprağı vurma hazan gibi
Halkını başı dönmüş zelil etme

Kuşunun yuvasının ağacını
Yıkma da kuşlarını perran etme

Kumunu ve mumunu karıştırma
Düşmanları kör et de şadan etme

Hırsızlar aydınlığın düşmanıdır
Onların işlerini asan etme

İkbal kıblesi yalnız bu halkadır
Umut kabesin öyle viran etme

Bu çadır iplerini öyle katma
Çadır senindir eya sultan etme

Yok dünyada hicrandan daha acı
Ne istiyorsan et de onu etme

Mevlana Celaleddin Rumi
Bugün sohbet bizim oldu, bize bizim diyen gelsin,
İçirdi aşk bize şehdin, nuş eyleyip yudan gelsin.

Kanaat hırkası içre selamet başını çektim,
Melamet göynegin biçtim, arif olup giyen gelsin.

Bu aşk meydanı içinde, çağırdım bir avaz ettim,
Müezzinlik bizim oldu, imam oldum uyan gelsin.

Bu ummanda delim türlü güher vardır ele girmez,
Bahasız inci bulunmaz, cana başa kıyan gelsin.

Suret nakşın gidermekle, gönül mükü temiz olmaz,
Akar rahmet suyu çağlar, gönül kirin yuyan gelsin.

Ey dostlar işidin sözüm, dün etmişim bu gündüzüm,
Ben yavu kıldım kendözüm, bu Hak yola giren gelsin.

Yunus miskin onu görmüş, eline hem divan almış,
Alimler okuyamamış, bu manadan duyan gelsin.

Yunus Emre
Aç artık dost kollarını,
Gel ey dostum yavaş yavaş.
Yol karanlık gözüm görmez,
Gel ey dostum yavaş yavaş.

Dardayım gel artık ulaş,
Muhabbet yolunu dolaş.
Sensin dost yarama ilaç,
Gel ey dostum yavaş yavaş.

Haydar'ı Şah senin adın,
Bilirim sende muradım.
Çok peygambere uğradım,
Gel ey dostum yavaş yavaş.

Artık bana aç kolları,
Yağmur geçti, yağar dolu.
Boynumda gezer dost kolu,
Gel ey dostum yavaş yavaş.

Sanadır bu sözüm sana,
Artık al ulu divana.
Kavruldum dost yana yana,
Gel ey dostum yavaş yavaş.

Pir Sultan başka yol bilmez,
Senin bu yolundan dönmez.
Alev oldu gayrı sönmez,
Gel ey dostum yavaş yavaş.

Pir Sultan Abdal
Dede Korkut’tan Oğluna Nasihat

Bak oğul...
Bilesin ki, konuşan, düşünen, bedenen annen, baban, eşin, dostun ve senin gibi şekillenmiş olan her varlık insandır, lakin adam değildir, yiğit değildir, er değildir. Adam olan, yiğit olan, er olan arkadan vurmaz oğul…Ha söz ile, ha silah ile. Ha kalbinden, ciğerinden, ha özenden ama arkadan vuran  er olmaz oğul.

Dinle oğul…                                                                                                                                                   
Senin yanına yalanla geleni sen yılan say. Yalanı dost edineni, dost edinme. Dilini yalana alıştırma ki, konuşurken dinlenesin.

Gör oğul...
Hedefine ulaşmak istiyorsan  ok“ gibi ol. Sakın yay olma. Yay ne kadar gerilirse gerilsin sonunda yerinde kalır, ok hedefe ulaşır. Yayı geren elde sen ol. Sen ol ki, hedefte şaşmayasın. Öyle oklar vardır ki, hedeften sapmış kendini vurmuştur.

Bil oğul...
Dünya döner. Dünya döndükçe hesap da döner. Varlığınla övünme. Darlığına gücenme.Dünya döndükçe sen olmadığını olur, görmediğini görürsün. Olduğundan sıyrılır, gördüğünü unutursun. Esintiyle başlar büyük tufanlar ve esentiyle biter. Her şey göreceğini görür ve sonra aslına döner.   Hanla hamamla tamam olsaydı dünya, bugün sana yer kalmazdı. Bey de bir köylü de. Dünya döner oğul, döndükçe önüne ölüm gelir.

Hey oğul…
Her şeyin döndüğü bu dünya da ben dönmüyorum diyemezsin. Herkes dönüyor oğul. Ama kimi bataklıkta. Kimi çalı, çırpı arasında. Kimi derya da, kimi de gül bahçesinde dönüyor. Olacaksan derya da dönen köpük ol. Döneceksen gül bahçesinde dönen koku ol. Toza toprağa bürünme, çamura batağa sürünme. Diline dikkat et. Beline dikkat et. Eline dikkat et. Kul hakkıyla dönme.Yalanla, riyayla, iftirayla, gıybetle dönme. Zalimi sevme, zalime meydan verme. Mazlumla birlikte ol. Dostunu bil, düşmanını tanı nefsinle karar verme.

Can oğul…
Gayrısı yok bu işin, doğrusu var… Doğru ol. Eğil ama sürünme. Kibirlenme. Alçak gönüllü ol ama alçalma.

Duy oğul...
Yer ve gök… Yerdekiler ve göktekiler… Ve Yüce Allah (C.C.) şahit olsun ki; Sen er oldukça, yiğit oldukça, adam oldukça. Ve senden olanlar, senin yanındakiler böyle oldukça  Türk milletinin sırtı yere gelmez.

Dede Korkut’tan Türk Oğluna Nasihat

Heyoğul... Azını gören, çoğunu bilen, sözünü diyen oğul... Sen sen ol, el sözüyle yola çıkma. El sözüyle yola çıkan, el yolunda yorulur.

Can oğul... El pusatı keskin olsa bile, düşmana kör olur, seni kanatır. Sakın a oğul, sakın ha.. El ağzıyla söz deme, duyan sana değil ele inanır. El, elini tutanın eli zayıf düşer. Elin eli, tutarda, senin elin tutamaz. Birlik, el ele vererek olur. Doğrudur. Ama elin eline el verenin birliği de, dirliği de bozulur. El atına binen tez iner. Elin atı nankör olur. El atıyla atalarının gittiği yere gidemezsin. Ne asya,ne avrupa,nede ortadoğu. Olaki çok bilmişler,el atını sevmişler, Sana "hadi sende" deselerde aldanma. Onlar atsız kalır,yaya giderlerde gocunmazlar..

Güzel oğul... Senin baktığın yere,elin gözüyle bakma ha. El kem bakar. El dar bakar. El hain bakar. Bil! Senin görmek istediğin elin gözünde yoktur. Sen tekbir sesleriyle büyüdün. Ezan sesi gittiğin yerlerde kulaklarına küpe oldu. Vatan,Millet,Bayrak,Kur'an... Vatan sağolsun ,diyen adam Bunları duydun. Dört kıta da onbinlerce at sesi arasında mazlumun sesini duydun,mazluma kulak verdin. Sen zalimin sesine kulak asmadın. Zalimi duymadın. Zalimle bir olmadın. Elin kulağıyla duyma. Onlar duyacakların duyurmaz sana... Kendi duymak istediklerini duyurur..

Hey oğul... Yürekli oğul. Elin yüreğiyle yüreklenmeyesin. Bak gör. Yüreksizdir el. Vicdansızdır. Yüreksizin yüreğini takınma. Vicdansız olma. El yüreği mangalda kül bırakmaz. Ateşiyle de seni yakar. Düşün! onlar ele alışmıştır. Dilleri de eldendir,sözleri de. Onlar gocunmazlar, Onlar bu böyle gerklidir derler. Onlar söylerler. Çünkü beyinleri de elindir. El olma. Elin olma. Elden olma. El olan,elin olan,elinide,kolunuda, Vatanını,bayrağını,dinini,namusunu ve dahi Devletini kaybeder..

Yarab!. İnsan oğullarından çektiğim yeter
Gökyüzünden benim hisseme düşeni ver
Altına dilediğim gibi ömrümü sereyim
Mendil kadar olsun tarlamı ayır
Beni doyuracak ağacı göster.

Rabbim!.. İnsan oğullarından çektiğim yeter
Yalnız senin ellerin gezinsin ömrümde
Beni yalnız sen mahkûm eyle sen azat
Ve yalnız sen canımı iste benden ki
Nereye saklayacağımı şaşırmadan vereyim

Bedri Rahmi Eyüpoglu


Bize bir nazar oldu Cumamız Pazar oldu
Ne olduysa hep bize azar, azar oldu

Ne şöhretten hastayız, ne de candan hastayız
Ne ruhça ne vücutça ne de kandan hastayız
Avrupa’ya bir değil iki pencere açtık
Uzun yıllardan beri cereyandan hastayız
Batı, batı diyerek eyvah hep batıyoruz

Yaklaştıkça her sene öz yurdumda yılbaşı
Yapılır milletime Frenkçe sahte aşı
Buna ağlar ağacı hem toprağı, taşı
Batı, batı diyerek eyvah hep batıyoruz

Sen Hıristiyan mısın? Diye sorsan darılır
Yılbaşında hindi kaz yemesine bayılır
Çam deviren hindi ki nasıl mümin sayılır
Bilmiyoruz çoğumuz ne edip yapıyoruz
Batı, batı diyerek eyvah hep batıyoruz

Arif Nihat Asya


Bir milletin tabii hududları dağlar ve ırmaklar degildir. Istinad ettigi milletin lisanı ve dini sınırlarıdır.
Ömer Seyfettin



ANA SAYFAYA DÖNÜS





.